Gündem

2014 Yılı Öncesinde Sermaye Artışının Bazı Vergisel Faydaları

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre;  kurumların ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılmaktadır. Örtülü sermaye üzerinden ödenen faiz ve kur farkları kurum kazancından gider olarak indirilememektedir.

Örtülü sermaye tespitinde borçlarla kıyaslamaya esas alınacak özsermaye,  hesap dönemi başındaki Vergi Usul Kanunu hükümlerine tespit edilmiş özsermayedir. Bu açıdan bakıldığında hesap dönemi takvim yılı olan kurumların 31 Aralık 2013 tarihli bilançosundaki özsermayesi 2014 yılı içindeki örtülü sermaye hesaplamalarında dikkate alınacak özsermaye olmaktadır.

Özsermaye; aktif toplamı ile borçlar arasındaki farktır.  Karın ve vergi Kanunlarına göre ayrılmış fonların özsermayeyi arttırdığı malumdur. Özsermayeyi artışında diğer önemli bir kalem ise ödenmiş sermayedir. Nakdi yada ayni olarak yapılacak sermaye artışı kurumun özsermayesini olumlu olarak etkileyecektir.  2013 yılı kapanmadan önce bu şekilde sermaye artışı yapılması (nakdi artışlarda ödenmesi) halinde kurumun 2013 yılı sonu bilançosundaki özsermaye tutarı da artacağından, 2014 yılı örtülü sermaye sınırı yükselmiş olacaktır.

Özellikle ortaklarından borçlanan yada grup şirketleri arasında borç para alışverişi olan ve özsermayesi yetersiz olan kurumlar açısından bu husus önem arz  etmektedir.

Özsermayenin vergisel açıdan önem arz ettiği diğer bir husus ise,  6322 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenmiş olan finansman (yabancı kaynak) gider kısıtlamasıdır.

Kanun hükmüne göre;  kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10'unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmının kurum kazancından indirimi kabul edilmeyecektir.  Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri bu sınırlamanın dışında tutulmuştur.

Bakanlar Kurulu henüz bu hükümle ilgili bir Karar almadığından,  adıgeçen düzenlemenin 2013 yılında uygulanması sözkonusu olmamıştır. 2014 yılı için uygulanıp uygulanmayacağı da henüz belirsizdir. Ancak,  böyle bir Kararın yayımlanması halinde kullanılan yabancı kaynakları özkaynaklarını aşan kurumların aşan kısma ait finansman giderlerinin bir bölümünü kurum kazancından indirememe durumu ortaya çıkacaktır. Örtülü sermayeden farklı olarak burada sadece ortaklar ve ilişkili kişilerden değil (yatırım maliyetiyle ilişkilendirilenler hariç) tüm borçlanmalar dikkate alınmaktadır. Başka bir farklılık ise özsermaye tutarındadır.  Yabancı kaynaklar ile kıyaslamada yıl içinde özsermaye tutarındaki artışların da dikkate alınacağı anlaşılmaktadır. (Geçici vergi dönemleri itibariyle oluşan karlar da kanaatimizce gözönünde bulundurulmalıdır) Konuyla ilgili tereddütlerin vergi idaresince yayımlanacak genel tebliğ ile giderileceğini düşünüyoruz.

Borçlanma tutarları özkaynaklarını aşan işletmeler bu konuda bir Karar yayımlanmasını bekleyip eğer imkanları müsaitse nakdi yada ayni sermaye artışı ile bu sorundan kurtulabilirler. Ancak, Kararın 2014 yılı içinde yıl başından geçerli olmak üzere yürürlüğe girmesi halinde yayımlanan tarihe kadar geçmiş süre için (yargıya başvurmak dışında) yapılacak fazla bir şey kalmamaktadır.  Öte yandan,  bu hükmün 2014 yılı için de uygulanmaması ihtimal dahilinde olduğu unutulmamalıdır.

Sermaye artışı yapacak olan kurumların bu kararlarını verirken ileride muhtemel sermaye azaltımı halinde çıkabilecek vergisel sıkıntıları da gözönünde bulundurmalarında fayda görüyoruz. Şöyle ki; vergi idaresinin sermaye içinde nakit yada ayni sermayenin yanısıra fonlardan yada karlardan gelen kısımların da bulunması halinde sermaye azaltımının öncelikle bunlardan yapıldığını kabul eden ve (sermaye azaltımı halinde)  bunlara bağlı vergileme yapılması gerektiğini ileri süren özelgeleri mevcuttur.  Bu görüşe katılmamakla birlikte, vergisel açıdan ihtilaf oluşması ihtimalinin dolayısıyla bir riskin bulunduğunu söyleyebiliriz.  Bu nedenle, şirketin geleceğe dönük planları ve tahminleri de sermaye artışından önce dikkate alınmalı, örtülü sermaye yada yabancı kaynak gider kısıtlaması ile sınırlı düşünülmemelidir.  Öte yandan,  konunun Türk Ticaret Kanunu hükümleri açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır.

 

 

 

Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. Nexia Türkiye ve AS Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz
Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. Nexia Türkiye ve AS Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

İletişim

© Copyright 2019 As Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş. Tüm Hakları Saklıdır.