Gündem

Yatırımlarda Dikkat Edilmesi Gereken 10 Husus

“YATIRIM PROJELERİ YÜKSEK MALİYETLİDİR”
 
·         Yatırım bütçesi, şirketler için hayati öneme sahiptir. Çoğu zaman yatırım kararını verdikten sonra karardan geri dönüş zor ve yüksek maliyetli oluyor. Bu kararı alırken profesyonel destek almak, yatırımı doğru konumlandırmak açısından önemlidir.
 
Son yıllarda, sermayenin hızla yayılması, milli sınırları da hızla aşmasını beraberinde getiriyor. Bu nedenle günümüzde yatırım yapmak isteyen bir girişimci ya da sermayedar çok dikkatli olmak zorunda. Çünkü sadece yerel şartlar, rakipler değil uluslar arası şartlar ve rakipler de önemli. As/Nexia Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Özsüt yatırım projelerinin çoğu zaman yüksek maliyetli olduğunu belirterek “ Bugün yatırım yapmak isteyenler mutlaka profesyonel destek almak zorunda çünkü yeni proje, birleşme ve satın alma kararları, tahvil bono arzı, işletme sermayesi yatırımları gibi kurumsal finansmana ilişkin kararlar yatırım bütçeleme prensipleri esas alınarak değerlendiriliyor. Bu sebeple doğru bir yatırım bütçeleme yaklaşımı oluşturulması şirketlerin finans yönetimleri için kritik öneme sahip. Hatta şirketin ömrünü dahi, bu kararların doğru alınması belirliyor” dedi.
 
 
Özsüt, yatırımlar konusunda dikkat edilmesi gereken 10 noktaya dikkati çekti.
 
 
Yatırım bütçesi oluşturma aşağıda belirtilen nedenlerle bir şirket için hayati öneme sahiptir
* Sabit sermaye yatırımları çoğu şirketin bilanço aktifinin büyük kısmını oluşturur.
* Yatırım projeleri birçok zaman yüksek maliyetlidir.
* Projeler şirketin uzun dönemli karlılığını ve piyasadaki rekabetçi konumunu etkileyebilmektedir.
* Çoğu zaman yatırım kararını verdikten sonra karardan geri dönüş zor ve yüksek maliyetli olmaktadır.
* Bir şirketin aldığı yatırım kararları, o şirketin performansı hakkında işletme sermayesi yönetiminden veya şirketin sermaye yapısından daha çok şey ifade edebilmektedir. Bu sebeple yatırım bütçeleri hissedarlar ve analistler tarafından yakından takip edilmektedir.
TÜİK verilerine göre 2010 yılında yapılan sabit sermaye yatırımı yaklaşık 165 milyon Türk Lirası’dır. Bu tutarın yaklaşık 55 milyon Türk Lirası inşaat yatırımlarıdır. Kamunun yaptığı sabit sermaye yatırımları azalırken özel sektör yatırımları yıldan yıla artmaktadır.
Yatırım bütçesi hazırlanırken kullanılan metodolojiler ve uyulması gereken prensipler, sadece yatırım bütçesi hazırlanırken kullanılmamakta, aynı zamanda şirketin finansmanla ilgili alabileceği çeşitli farklı kararların değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, birleşme ve satın alma kararları, tahvil bono arzı, işletme sermayesi yatırımları gibi kurumsal finansmana ilişkin kararlar yatırım bütçeleme prensipleri esas alınarak değerlendirilmektedir. Bu sebeple doğru bir yatırım bütçeleme yaklaşımı oluşturulması şirketlerin finans yönetimleri için kritik öneme sahiptir.
 
 
Yatırım projeleri amaçlarına göre farklılaşmaktadır. Kısaca bahsetmek gerekirse:
* Yenileme amaçlı yatırımlar mevcut sabit duran varlıkların yenilenmesi amacıyla yapılır. Örnek olarak, fabrikada bozulan bir makinenin yenisi alınarak değiştirilmesi bir yenileme yatırımıdır. Diğer yatırım türlerine nazaran daha basit bir değerlendirme ve nispeten daha düşük bir bütçe gerektirir.
* Mevcut kapasiteyi arttırmak amacıyla yeni yatırım yapılabilir. Yenileme amaçlı yatırımlara nazaran daha karmaşık bir yapıya sahip olup, belirsizlik de daha yüksektir. Bununla beraber yeni ürün ve hizmet geliştirmek amacıyla yapılan yatırımlardan daha basit bir yapıdadır.
* Yeni ürün ve hizmet hattı geliştirmek veya mevcut kapasiteyi arttırmak amacıyla yatırım yapılabilir. Bu yatırımlar içerdikleri belirsizlik nedeniyle riski en yüksek yatırım türleridir. Kapsamlı bir analiz metodolojisi gerektirir.
* Bunun yanında yasal mevzuata uyum veya şirketin çevreye olan etkisi ile ilgili olarak da yatırım yapılabilmektedir.
Yatırım projelerinin finansal açıdan şirkete değer katması ve şirketin uzun vadeli stratejisiyle uyum içinde olması gereklidir. Finansal açıdan yatırım projelerinin değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlara geçmeden önce şirket stratejisiyle uyum ve yatırım ile şirketin uzun vadeli rekabetçi pozisyonu arasındaki ilişkiden biraz bahsedelim:
 
1. Yatırım fikri oluşturulurken kapsamlı bir sektör analizi yapılmalıdır: Uygulanabilir ve karlı yatırım fikri üretilmesi yatırım sürecinin ilk ve belki de en önemli aşamasıdır. Yapılacak yatırım ile yeni bir ürün veya hizmet geliştirilmesi amaçlanıyorsa, şirketlerin sektör analizi yaptırmaları ve ürünlerinin/hizmetlerinin sektörde nasıl konumlandıracaklarını belirlemeleri gereklidir. Bu noktada uzman danışmanlık şirketlerinden destek alınarak hem uzun vadeli şirket stratejisi oluşturulmalı hem de bu strateji kapsamında yatırımı planlanan sektör konusunda derinlemesine bilgi sahibi olunmalıdır. Şirket stratejisi oluşturma konumuz dışında olduğundan sektör analizi üzerine birkaç örnek vererek bahsetmek isterim.
 
Sektörler incelenirken uzun dönemli karlılık ve firmanın sektörde kendisini nasıl konumlandıracağı analizin odak noktası olmalıdır. Sektörler, rekabet düzeyleri, tedarikçilerin, tüketicilerin güçleri, malların ikame edilebilirliği ve sektöre girişte gereken minimum sermaye tutarları açılarından analiz edilmelidir. Bunun yanında sektörü düzenleyen yasal çerçeve ve vergi mevzuatı konularında da kapsamlı bilgi sahibi olunması gereklidir. Rekabet düzeyi ve yasal çevre hususlarına yazının ilerleyen bölümlerinde değinilecektir.
 
Çok sayıda elektrik toptan satış şirketi kuruldu
 
Örnek olarak, son yıllarda sayıları giderek artan elektrik dağıtım şirketlerini ve elektrik toptan satış sektörünü tedarikçilerin ve tüketicilerin güçleri ve ürünün özellikleri açısından ele alalım. Değişen yasal düzenlemeyle beraber, serbest tüketici limitleri 2003 yılından beri her sene belli oranlarda düşürülmektedir. 2011 yılında meskenler dışındaki elektrik tüketicileri (ticarethaneler, sanayiciler, vs.) açısından serbest tüketici limiti 30bin kWs’ye kadar düşmüştür. Dolayısıyla söz konusu tüketiciler istedikleri tedarikçiden elektrik alma hakkına sahip olmuşlardır. Bu sebeple elektrik toptan satış piyasası önemli ölçüde genişlemiş ve birçok elektrik toptan satış şirketi kurulmuştur.
 
Elektrik toptan satış piyasasında tedarikçiler, ticaret şirketlerine nazaran daha güçlü bir konumdadırlar. Günümüzde elektrik üretim faaliyeti bulunmayan yatırımcı gruplara ait toptan satış şirketleri elektrik tedariki konusunda üreticilerle ikili anlaşmalar yerine spot piyasaya yönelmektedirler. Bunun nedeni çoğu elektrik üreticisi firmanın kendi toptan satış şirketini kurmuş olması ve elektriklerini gruba bağlı toptan satış şirketleri aracılığıyla satmasıdır. Bunun sonucunda toptan satış şirketleri elektrik tedariki amacıyla elektriğin günlük ticaretinin yapıldığı spot piyasaya yönelmektedirler. Spot piyasadan elektrik tedariki ise kendine özgü riskler barındırması nedeniyle yatırımcıların planlama aşamasında detaylı çalışma yapmaları gereken bir konudur. Spot piyasadaki maliyetler zaman zaman ikili anlaşma piyasasından daha düşük olabilmesine rağmen, oynaklık yüksektir.
 
2. Sektördeki rekabet koşulları doğru analiz edilmelidir: Rekabet düzeyi analiz edilirken, sektöre yatırım yapmak için gereken minimum yatırım tutarı, tüketicilerin piyasayı şekillendirme güçleri ve üretilecek ürünün rekabet üzerindeki etkileri incelenmelidir.
 
a. Sektörde oyuncu olmak için gereken minimum eşik sermaye yatırımı belirlenmelidir. Sektöre yapılacak yatırım düzeyi sektördeki oyuncu sayısını belirlemesi nedeniyle rekabet düzeyini etkileyen önemli unsurlardan biridir. Örnek olarak, elektrik toptan satış şirketi kurmak için gereken sabit sermaye yatırımının ve lisans bedelinin düşük olması, son yıllarda sektördeki oyuncu sayısını arttırmıştır. Bununla beraber sektördeki oyuncuların sektör tecrübelerinin az olması, sektördeki rekabet koşullarını irrasyonel şekillerde etkileyebilmektedir.
 
b. Tüketicilerin piyasayı yönlendirme güçleri analiz edilmelidir. Tüketicilerin gücünü etkileyen çeşitli faktörler vardır. Tüketicinin satın alım miktarı ürünün tedarikçisi üzerinde pazarlık gücüne sahip olmasını sağlar. Günümüzde, perakende zincirleri bu tip güçlü tüketici karakterine örnek teşkil etmektedirler. Yüksek miktarlarda ürün alımı yaptıkları için üreticiler üzerinde pazarlık gücüne sahiptirler. Diğer yandan bireysel tüketiciler ise güçsüz tüketici karakterine örnek gösterilebilir. Elektrik toptan satış piyasasından örnek verirsek, bu piyasada son yıllarda tüketici sayısı hızla artmıştır. Bununla beraber bir sonraki paragrafta bahsedileceği üzere üretilen ürünün firmalar arasında farklılaşmaya izin vermemesi nedeniyle sektörde rekabet yüksektir. Dolayısıyla piyasada tüketici sayısının fazla olması, rekabetin az olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu noktada ürünün ikame edilebilirliği önem kazanmaktadır.
 
c. Ürünün özellikleri, ikame edilebilirliği ve üründe farklılaşma imkanı olup olmadığı yatırım öncesinde doğru bir şekilde ortaya konmalıdır. Genel olarak bir ürünün farklı bir ürünle ikamesi mümkün ise tüketiciler üründeki fiyat değişimlerine karşı hassas olmakta, bu sebeple fiyat artışlarında ürünün farklı muadillerine yönebilmektedirler.. Örnek olarak, gazlı içeceklerin fiyatının artması tüketicileri meyve suyu tüketimine yönlendirebilir.
Elektrik toptan satış ticareti örneğinden devam edersek, elektrik herkes için hayati öneme sahiptir. Tüketicilerin elektrik fiyatı yükselince elektrik yerine başka bir enerji türü kullanmaları veya kendi elektrik enerjisi santrallerini kurmaları mümkün değildir (otoprodüktörleri dikkate almazsak). Fakat aynı zamanda elektrik doğası gereği farklılaşmaya olanak tanımamaktadır. A toptan satış şirketinin sattığı elektrik ile B toptan satış şirketinin sattığı elektrik arasında herhangi bir fark yoktur. Bu sebeple ürün ikame edilememesine rağmen, ürünün farklılaşmaya olanak tanımaması tüketicilerin satın aldıkları elektrikte markaya önem vermemelerine neden olmaktadır. Bunun yanında yasal mevzuattaki değişim nedeniyle tüketicilerin elektrik tedarikçilerini seçme özgürlüklerine sahip olmaları, toptan satış şirketleri arasında yoğun bir fiyat rekabeti olmasına neden olmuştur. Fiyatı beğenmeyen serbest tüketici kolayca farklı bir toptan satış şirketi ile anlaşma yapabilmektedir.
 
3. Yasal çerçevenin incelenmesi: Sektör analizi yapılırken sektörü düzenleyen yasal çerçevenin kapsamlı bir şekilde incelenmesi yatırımlarda dikkat edilmesi gereken unsurların başında gelmektedir. Özellikle toplumun büyük bir çoğunluğunu ilgilendiren sektörlerde rekabet düzeyi, yasal mevzuat ve düzenleyici kurumlar tarafından yakından takip edilmektedir. Örnek vermek gerekirse,finans ve enerji sektörleri farklı düzenleyici kurumlar tarafından düzenlenmekte ve sektörlerdeki oyuncular yakından izlenmektedirler. Bu sebeple sektörün hangi bakanlığa bağlı hangi kurum tarafından düzenlendiği bunun yanında ilgili yasal mevzuat incelenmeden sektöre yatırım yapılmamalıdır.
 
Aynı zamanda ürünle ilgili ithalat ihracat imkanları ve vergi mevzuatı da yakından incelenmelidir. Örnek olarak, üretilmesi planlanan ürünün farklı markalardaki muadilleri eğer Uzakdoğu’dan kolayca ithal edilebiliyor ve vergi mevzuatında ithalat üzerinde koruma amaçlı vergi yoksa, piyasadaki fiyat rekabetinin yüksek olacağından şüpheniz olmasın. Vergi mevzuatı ve yasal çerçeve içerikleri itibariyle oldukça karmaşık olabilmeleri nedeniyle yatırım yapılmadan önce konuda uzman danışmanlık şirketlerinden görüş alınması faydalı olacaktır.
 
Yatırımın finansal analizi de önemlidir
Yukarıda bahsedildiği gibi yatırım yapılması planlanan sektör kapsamlı bir şekilde incelenip, rekabeti belirleyen unsurlar belirlendikten ve yasal çerçeve incelendikten sonra sıra yatırımın finansal analizine gelmiştir. Yatırım projeleri,son noktada basit bir kar zarar hesabına dayanır. Sermayedarlar yatırımdan aldıkları risk kadar getiri beklerler.
Bu kapsamda projeler, proje hayata geçtikten sonra yaratacakları nakit akımı projeksiyonuna göre değerlendirilir. Nakit akımı hesaplamasında dikkat edilmesi gereken çeşitli noktalar vardır:
 
4. Yatırıma ilişkin gerçekçi nakit akım projeksiyonu hazırlanmalıdır: Öncelikle yatırım projeleri değerlendirilirken net dönem karı veya FAVÖK gibi muhasebesel manipülasyonlara açık terimler yerine serbest nakit akımları temel alınmalıdır. Tahakkuk bazlı muhasebe nedeniyle net dönem karı, yatırım projesinden beklenen gelir ve giderleri birebir yansıtmayabilmektedir.
 
a. Nakit akımlarının zamanlamasına dikkat edilmelidir: Nakit akımlarının zamanlaması, nakit akım tutarı kadar önemlidir. Yatırım projesinin süresi, nakit akımlarının zamanlaması yatırım bütçesinde net bir şekilde belirtilmelidir.
b. Vergi sonrası gelir üzerinden hesaplama yapılmalıdır: Nakit akımlarının vergi sonrası tutarlar dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir. Bu şekilde verginin yatırım üzerindeki etkileri değerlendirmeye alınmış olacaktır.
c. Finansman maliyetleri tutarlara dahil edilmemelidir: Finansman maliyetleri nakit akım tutarları hesaplanırken dikkate alınmamalıdır. Keza söz konusu maliyetler iskonto oranı hesaplanırken dikkate alındığı için mükerrerlik doğacaktır.
d. İskonto oranı yatırımın risk profilini gerçekçi bir şekilde yansıtmalıdır: Nakit akımları yatırım projesinin risk profiline uygun bir orandan iskonto edilmeli ve bugunkü indirgenmiş değer hesaplanmalıdır. Firma iskonto oranı olarak kendi ağırlıklandırılmış sermaye maliyet oranını kullanmamalıdır. Çünkü bir yatırım projesinin fırsat maliyeti, o yatırım projesine yatırım yapılmayıp, bütçe aynı riskteki başka bir projede kullanıldığı takdirde ortaya çıkacak getiri oranıdır. Bu doğrultuda iskonto oranı ile yatırımın risk oranı birebir ilintilidir.
 
Örnek olarak, enerji sektöründen, elektrik enerjisi üreticisi bir firmayı ele alalım. Firmanın optimal sermaye yapısına sahip olduğunu, borsadaki hisse senetlerinin düşük volatilite gösterdiğini, bu sebeple firmanın ağırlıklandırılmış sermaye maliyet oranının düşük olduğunu varsayalım. Firma elektrik toptan satış ticareti firması kurmak amacıyla yatırım projesi hazırlamıştır. Söz konusu yatırım projesinin ana maliyet kalemi lisans bedeli olup, yüksek sabit sermaye yatırımı gerektirmemektedir. Buna karşın sektördeki fiyat rekabetinin yüksek olması, yasal mevzuatın faaliyetler üzerindeki etkisi ve elektrik spot piyasasındaki oynaklık nedeniyle yatırım projesinin risk katsayısı firmanın ağırlıklandırılmış sermaye maliyet oranından daha yüksektir. Dolayısıyla söz konusu üretici firma, kendi düşük sermaye maliyeti yerine daha yüksek bir iskonto oranı kullanmalı ve yatırımın getirisini bu oran üzerinden iskonto etmelidir.
 
 
5. Yatırım projelerinin şirkete artı değer katıp katmadıkları indirgenmiş bugünkü değer hesaplaması ile bulunmalıdır:
Nakit akımları hesaplanıp, iskonto oranları belirlendikten sonra projelerin şirkete değer katıp katmadıkları belli yaklaşımlar çerçevesinde incelenir. İndirgenmiş bugunkü değer, proje getiri oranı, geri dönüş süresi,vs gibi çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Söz konusu yaklaşımlardan genel kabul görmüş olanı indirgenmiş net bugünkü değer metodudur. Diğer yaklaşımlar nispeten daha basit olmaları nedeniyle yatırım projesinin kaba hatlarıyla değerlendirilmesinde kullanılabilir, fakat yatırıma karar aşamasında mutlaka indirgenmiş bugünkü değer hesaplaması yapılmalıdır.
 
6. Yatırımların şirkete katacağı değerler farklı nakit akım senaryoları kapsamında incelenmelidir.
Tek bir olumlu senaryo üzerinden yapılan nakit akım çalışması ve proje fizibilitesi yerine birkaç farklı senaryo kapsamında projeyi ve yatırımı değerlendirmek faydalı olacaktır. Örnek bir senaryo çalışmasında projenin net indirgenmiş bugünkü değeri baz, düşük ve yüksek senaryo olarak 3 farklı senaryo kapsamında hesaplanır. Senaryo çalışması ile nakit akımlarında oluşabilecek dalgalanmanın yatırımdan beklenen nakit akımları üzerindeki etkisi yakalanmaya çalışılır. Monte Carlo analizi ise daha detaylı istatiksel bir çalışma ile tek bir projeye ait çok sayıda net indirgenmiş bugünkü değer hesaplar ve bu değerlerin istatistiksel olasılıklarını tayin eder. Örnek olarak, çalışma sonucunda yatırımcı yüzde 90 ihtimalle yatırımın net bugünkü değerinin 20 milyon Türk Lirası ile 30 milyon Türk Lirası arasında olduğunu ifade edebilir.
 
7. Yatırım ve sonrasında doğacak işletme sermayesi ihtiyacı hesaplamaya dahil edilmelidir. Yatırım nedeniyle ortaya çıkacak işletme sermayesi ihtiyacının, nakit akım hesaplamasına dahil edilmesi gerektiği basit bir nokta gibi gözükse de çoğu yatırımcının ihmal edebildiği bir konudur. Yatırım yapıldıktan sonra fabrikanın çalışabilmesi için telaşla bankaların dolaşılıp işletme sermayesi finansmanı aranması maalesef Türkiye’de az rastlanılan bir durum değildir.
 
 
Doğru finansman modeli seçilmelidir
 
8. Doğru finansman modeli seçilmelidir. Yatırımın finansmanı tabiatıyla iskonto oranı hesaplamasında dikkate alınması gereken bir konu olup, ayrı bir başlık halinde konu hakkında bazı hususların altını çizmek isterim.
 
a. Yatırımlarda şirket optimal sermaye yapısına uygun finansman modelleri kullanılmalı; uzun vadeli bakış açısı muhafaza edilmelidir. Yatırımcılar şirketin ya da yatırım portföylerinin optimal finansman yapılarını temel alarak yatırımlarını finanse etmelidirler. Daha önemlisi sermaye piyasalarında oluşan geçici hareketleri baz alarak finansman kararları vermemeli; uzun vadeli perspektiflerini korumalı ve optimal hedeflenmiş sermaye yapıları doğrultusunda özkaynak/kredi dengesi kurmalıdırlar.
 
b. Özkaynak/kredi dengesinde, özkaynak payı ihtiyatlı hesaplanmalıdır. Yatırımlar uzun vadeli oldukları için öngörülemeyen risk faktörleri barındırmaları çok doğaldır. Risklerin fizibilite çalışmasında tamamen belirlenmesi ise çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu bağlamda özellikle kredi ağırlıklı olarak finanse edilmiş yatırım projelerinde ihtiyat payı olarak şirketlerin ellerinin altında likit kaynak bulundurmaları muhtemel bir maliyet artışında firmanın bankaya yeniden başvurmadan çabuk bir şekilde reaksiyon vermesine imkan tanıyacaktır.
 
c. Uzun vadeli kredilerde ödemesiz dönemlere dikkat edilmelidir. Kredi ile finanse edilen projelerde geri ödeme periyodu genellikle yatırım operasyona geçtikten sonra başlar. Fakat yatırım, operasyon aşamasında beklenen geliri hemen yaratamayabilir. Bu aşamada bankalara veya diğer kreditörlere olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi riski doğmaktadır. Bu sebeple, kurulacak finansman modelinde ödemesiz dönemlerin ihtiyat payı konularak operasyonel aşamanın belli bir kısmını da kapsaması yararlı olacaktır.
 
 
 
9. Yatırımların dışsal sonuçlarına ilişkin projeksiyon yapılmalıdır. Dışsallık yatırımın kendisi dışındaki şirket unsurlarına olan etkisidir. Pozitif veya negatif karakterde olmakla beraber, önceden tahmin edilip, yatırım analizine dahil edilmesi elzemdir.
 
Çoğu zaman şirkette yapılan herhangi bir yatırım, şirketin başka alanlardaki fonksiyonlarını da etkileyebilmektedir. Örnek olarak, motosiklet lastikleri üreten bir firmayı ele alalım. Firma traktör lastiği üretme amacıyla yeni yatırım kararı almış ve makinelerin siparişini vermiştir. Fakat söz konusu traktör lastiği farklı bir müşteri segmentine hitap ettiği için firmanın satış ve pazarlama stratejisinin yeniden gözden geçirmesi ve yeni dağıtım kanalları oluşturması gerekmektedir. Dolayısıyla şirketin satış ve pazarlama alanlarında yeni yatırım ihtiyacı doğmuştur. Bu yeni yatırım ihtiyacı da doğal olarak yatırım bütçesine dahil edilmelidir.
Üretilen yeni bir ürün mevcut ürünlerin satışını olumlu veya olumsuz anlamda etkileyebilir. Yukarıdaki örnekten devam edersek, tarımsal üreticilere traktör lastiği satışı amacıyla kırsal bölgelerde satış bayileri oluşturulması, bu bayiler aracılığıyla kırsal bölgelerdeki motosiklet kullanıcılarına da lastik satışı yapılmasını sağlayacak, firmanın toplam satış cirosunu olumlu yönde etkileyecektir.
 
10. Proje hazırlama, yürütme, izleme ve denetim birimleri oluşturulmalıdır.
 
Yatırım projelerinin izlenmesi ve denetimi en az yatırım projesinin hazırlanması kadar önemlidir. Bu noktada proje yönetimi ve proje yönetim ofisleri gündeme gelmektedir. Şirketler yatırım planlaması, yürütülmesi, yatırımların finansmanı gibi konuları, kendi bünyelerinde kurabilecekleri proje yönetim ofisleri aracılığıyla çok daha etkin bir şekilde yürütebilmektedirler. Örnek vermek gerekirse, birkaç farklı sahada hidroelektrik santrali yatırımı yapan büyük bir enerji şirketi, söz konusu yatırımlarının projelendirilme aşamasından geçici kabul aşamasına kadarki süreçlerini uluslararası proje yönetim ilkeleri çerçevesinde örgütlenmiş, şirket bünyesinde faaliyet gösteren bir proje yönetim ofisi aracılığıyla çok daha verimli bir şekilde yönetebilmektedir. Yatırımların değerlendirilmesi ve hayata geçirilmesi alanında uzman proje yöneticileri tarafından yapılmakta, bu sayede yatırım sürecinden oluşabilecek aksaklıklar minimize edilmekte ve yatırımdan beklenen getiri artmaktadır.
Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. Nexia Türkiye ve AS Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

İletişim

© Copyright 2019 As Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş. Tüm Hakları Saklıdır.