Sirküler

* Yatırım indiriminin kullanım süresini sınırlayan yasa hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesi kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yıl: 
2010
 
 
 
SİRKÜLER
01/14
11/01/2010
 
 
KONU :
*Yatırım indiriminin kullanım süresini sınırlayan yasa hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesi kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
* Ücret gelirlerine uygulanacak vergi tarifesi ile ilgili iptal kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
 
 
1. YATIRIM İNDİRİMİNİN KULLANIM SÜRESİNİ SINIRLAYAN YASA HÜKMÜNÜ İPTAL EDEN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANDI.
 
Bilindiği üzere, 5479 No’lu Kanunla yatırım indirimi uygulamasına 01 Ocak 2006 dan itibaren son verilmiştir. Ancak, yine aynı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 69 uncu madde ile, kazanç yetersizliği nedeni ile kullanılamayıp 2006 yılına devreden yatırım indirimi tutarları ile, 2006 öncesinde başlayıp (belli şartlar altında) 2006 sonrasında da devam edilen yatırım harcamalarından doğan yatırım indirimi istisnasının sadece 2006, 2007 ve 2008 kazançlarından indirilebilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.
 
Anayasa Mahkemesi; Geçici 69. Maddenin yatırım indiriminin kullanımını sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarıyla sınırlayan hükmünü Esas: 2006/95, Karar:2009/144 sayılı kararıyla iptal etmiştir. Karar, 08 Ocak 2010 tarihli ve 27456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Buna göre; kazanç yetersizliği nedeniyle 2006 yılına devreden yatırım indirimi tutarları ile 2006 öncesinde başlayıp iktisadi ve teknik bütünlük kapsamında bu tarih sonrasında da devam eden yatırımlardan doğan yatırım indirimi tutarları sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarda değil sonraki yıllarda da kullanılabilecektir.
 
Öte yandan aynı kararla, yatırım indirimi istisnası ile ilgili Geçici 19. Maddenin 01 Ocak 2006 dan geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırmasını düzenleyen hüküm de iptal edilmiştir. Bu durumda, 01 Ocak 2006 ile 07 Nisan 2006 tarihleri arasında Gelir Vergisi Kanunu’nun 19. Maddesi kapsamında yapılan harcamalar nedeniyle yatırım indirimi istisnası uygulanması mümkün hale gelmektedir.
 
Sözkonusu iptal kararı, Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girdiğinden, Geçici 69. Madde kapsamında kazanç yetersizliği nedeniyle kullanılamayıp 2009 yılına devreden yatırım indirimi hakkı bulunanların, bu haklarını 2009 yılının son geçici vergi beyannamesinde ve 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde kullanabilecekleri, diğer bir ifadeyle anılan dönem beyannamelerinde kazançlarından yatırım indirimi istisnasını düşebilecekleri kanaatindeyiz. Konuyla ilgili Maliye Bakanlığı açıklamaları beklenmelidir.
 
Yatırım indiriminin tercihi açısından aşağıdaki hususları hatırlatmakta fayda görmekteyiz:
yatırım indirimini 2009 yılı kazançlarından indirmeyi tercih eden mükellefler, 31.12.2005 tarihinde geçerli olan vergi oranlarına tabi olacaklardır. (Diğer bir ifadeyle, yatırım indiriminden arta kalan kazanca eski oran yani % 30 kurumlar vergisi oranı uygulanacaktır.) Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu ile kurumlar vergisi oranı % 20 ye çekildiğinden, yatırım indirimini kullanmayı tercih edeceklerin bu hususu özellikle göz önünde bulundurarak karar vermelerinde fayda bulunmaktadır. Bazı durumlarda, yatırım indirimini kullanmayıp yeni kurumlar vergisi oranına tabi olmak daha avantajlı olabilir.
( Kaldırılmış geçici 61 inci madde kapsamına giren yatırım indirimi tutarı dağıtılsın dağıtılmasın anılan madde uyarınca % 19,8 oranında gelir vergisi tevkifatına tabidir. Mülga G.V.K. 19 uncu madde kapsamındaki harcamalardan doğan yatırım indirimine isabet eden kazanç ise dağıtılmadığı sürece tevkifata tabi tutulmaz. Bu kazancın dağıtımı anında diğer kurum kazançlarının dağıtımı halinde de geçerli olan kar dağıtımına bağlı tevkifatla ilgili genel hükümler uygulanır.)
 
Anayasa Mahkemesi’nin sözkonusu kararı üzerine, Maliye Bakanlığı’nın yatırım indirimi istisnasının kullanımı ile ilgili olarak açıklama yapması beklenmektedir.
 
Anayasa Mahkemesinin anılan kararı, sirkülerimiz ekinde sunulmuştur.
 
 
2. ÜCRET GELİRLERİNE UYGULANACAK VERGİ TARİFESİ İLE İLGİLİ İPTAL KARARI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANDI:
 
5479 sayılı Kanun öncesinde gelir vergisi tarifesi ücret gelirleri yönünden 5 puan indirimli olarak uygulanmakta iken, anılan yasa ile vergi tarifesi yeniden düzenlenmiş ancak yeni düzenleme ile ücret gelirleriyle ilgili indirimli oran uygulanmasına dair hüküm kaldırılmıştır.
 
Anayasa Mahkemesi, ücret gelirlerine avantaj getiren hükmü kaldıran 5479 sayılı Kanun düzenlemesini (%35 oranı uygulaması bakımından) bir önceki bölümde belirtilen 08 Ocak 2010 tarihli ve 27456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile iptal etmiştir.
İptal kararı, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girecektir.
 
Gelir İdaresi Başkanlığı sözkonusu iptal kararının belli olduğu tarihte bir duyuru yayımlayarak; iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihe kadar geçen süre içinde yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar mevcut yasa maddesinin uygulanmasına devam olunacağını ifade etmiştir.
 
Kararın yürürlüğe gireceği tarihe kadar ise, yeni bir yasal düzenleme yapılması beklenmektedir.
 
 
8 Ocak 2010 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 27456
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı     : 2006/95
Karar Sayısı  : 2009/144
Karar Günü   : 15.10.2009
İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Ali TOPUZ, Haluk KOÇ ile birlikte 116 Milletvekili                     (Esas Sayısı: 2006/95)
               İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR :
               1- Denizli Vergi Mahkemesi                                            (Esas Sayısı: 2007/70)
               2- Konya Vergi Mahkemesi                                            (Esas Sayısı: 2007/101)
               3- Danıştay Dördüncü Dairesi                                        (Esas Sayısı: 2008/67)
               4- Ankara İkinci Vergi Mahkemesi                                 (Esas Sayısı: 2008/69)
               5- Sakarya Vergi Mahkemesi                                          (Esas Sayısı: 2009/14)
               6- İstanbul Onbirinci Vergi Mahkemesi                          (Esas Sayısı: 2009/60)
               DAVA ve İTİRAZLARIN KONUSU :
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un:
               A- 1. maddesiyle değiştirilen 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan 40.000 YTL’den fazlasının 40.000 YTL’si için 9.190 YTL, ifadesinden sonra gelen “… fazlası %35 oranında …” ibaresinin, “ücret gelirleri” yönünden,
               B- 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 69. maddenin birinci fıkrasının sonunda yer alan;
               1- “… (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) …”ibaresinin,
               2- “... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...” ibaresinin,
               C- 15. maddesinin;
               1- (1) numaralı bendinin, “ücret gelirleri” yönünden,
               2- (2) numaralı bendindeki “2” rakamının,
               Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 73. maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
               I- İPTAL DAVASI VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İLE İTİRAZ BAŞVURULARININ GEREKÇELERİ
               A- İptal ve Yürürlüğün Durdurulması İstemlerini İçeren Dava Dilekçesinin Gerekçe Bölümü Şöyledir:
               “III. GEREKÇE
               1) 30.03.2006 Tarih ve 5479 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci Maddesi ile Değiştirilen 31.12.1960 Tarihli ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü Maddesinde “40.000 YTL’den fazlasının 40.000 YTL’si için 9.190 YTL,” İfadesinden Sonra Gelen “fazlası % 35 oranında” İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
               30.03.2006 tarih ve 5479 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yapılan değişiklik ile gelir vergisinde iki ayrı tarife uygulaması sona erdirilmiştir. Yeni tarife, eskisi ile kıyaslamalı olarak aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
 
2005 VE 2006 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
 
2005 YILI TARİFESİ
2006 YILI TARİFESİ
 
ÜCRET GELİRLERİ
(YTL)
%
 
ÜCRET DIŞI GELİRLER (YTL)
%
 
ÜCRET GELİRLERİ DAHİL (YTL)
%
1
0 – 6600
15
 
0 – 6600
20
 
0 – 7000
15
2
6600 –15000
20
 
6600 – 15000
25
 
7000 – 18000
20
3
15000 – 30000
25
 
15000 – 30000
30
 
18000 – 40000
27
4
30000 – 78000
30
 
30000 – 78000
35
 
40000 - FAZLASI
35
5
78000 – FAZLASI
35
 
78000 – FAZLASI
40
 
 
               30.03.2006 tarih ve 5479 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile yapılan yeni düzenlemeye göre;
               - Ücretlilerin dışındaki kesimin, başlangıç vergi oranı % 20’den % 15’e düşürülmüştür.
               - Ücretlilerde, oran indirimi yapılmamıştır. Başlangıç yine % 15’dir.
               - Değişiklikten önce ücretlilerin, yıllık 78000 YTL’yi aşan gelirleri % 35 oranında, bunun altındakiler daha düşük oranda vergilendiriyordu.
               - Yeni tarifede 40000 YTL’yi aşan gelirlerin % 35 oranında vergilendirilmesi öngörülmüştür. Bu durumda, ücretlilerde orta ve yüksek gelir grubunun gelir vergisinin artırıldığı açıktır.
               Öte yandan, Gelir Vergisi Yasası’nın 31 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde gayrisafi ücret tutarından indirim konusu yapılan özel indirim uygulaması, anılan maddede 4842 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır. Yapılan bu son düzenleme ile de ücretlilerin gelir vergisi artırılarak vergi yükünün, adaletli ve dengeli dağıtılması ve vergide eşitlik ilkeleri zedelenmiştir.
               Vergide eşitlik ilkesi, yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını; başka bir deyişle, kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını öngörür. Bu durumda, Anayasada ifade edilen verginin “malî güce göre ödenmesi”, ilkesi, “herkesin vergi ödemesi” ilkesiyle birlikte, vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesine uygunluğu gerekli kılar ve sosyal devletin en etkin uygulama aracını oluşturur. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı bu ilkelere uyularak sağlanır. Vergide eşitlik ilkesi, malî gücü aynı olanların aynı, malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesi ile gerçekleşebilir.
               Anayasa Mahkemesinin 18.07.1995 gün ve E.1994/91, K.1995/34 sayılı kararında aynen şöyle denilmiştir:
               “Anayasanın “Vergi ödevi” başlıklı 73 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür” denilerek verginin “genel olması”, “malî güce göre ve kamu giderlerini karşılamak üzere” alınması amaçlanmıştır.
               Vergide genellik ilkesi, ayrım gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir, servet ya da harcamalar üzerinden vergi ödemesini amaçlar. Malî güce göre vergilendirme ise, verginin, yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, malî gücü fazla olanın, az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler. “Malî güç”, Anayasada tanımlanmamakla birlikte, genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmaktadır. Kamu maliyesi yönünden gelir, servet ve harcamalar malî gücün göstergesidir. Verginin malî güce göre alınması, aynı zamanda eşitlik ilkesinin vergilendirmede uygulama aracıdır.
               73 üncü maddenin ikinci fıkrasında ise vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülmüştür. Vergilendirilecek alanların seçimi ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı için yükümlülerin kişisel durumlarının yasalarda gözetilmesi gerekir. Sermaye iratlarının ücretlere göre farklı vergilendirilmesi, en az geçim indirimi, artan oranlı (müterakki) vergilendirme, çeşitli ayrıklık (istisna) ve bağışıklık (muafiyet) uygulamaları, vergi yükünün adalete uygun dağılımı ile malî güce göre vergilendirmenin araçlarıdır.”
               İptali istenen ibare ile ücretlilerin vergi yükü, vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı ilkesine aykırı olarak artırıldığından Anayasanın 73 üncü maddesine aykırı düşmektedir.
               Öte yandan, 30.03.2006 tarih ve 5479 sayılı Kanunun yürürlük maddesi olan 15 inci maddesinin (1) numaralı bendinde, bu Kanunun 1 inci maddesinin 01.01.2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Diğer bir anlatımla, ücretlilerin vergi yükü geriye dönük arttırılmakta, kazanılmış hakları ortadan kaldırılmaktadır. Böyle bir düzenleme, bir hukuk devletinin yaşama geçirilmesinde olmazsa olmaz iki temel ilkeye, “hukuki güvenlik” ve “hukuki istikrar” ilkelerine de aykırıdır.
               Hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri, hukuki istikrar ilkesi ise bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesi şeklinde tanımlanabilir.
               Bu bakımdan, iptali istenen düzenlemenin, dilekçemizde “Gerekçe” bölümünde aşağıda (2) numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır.
               Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).
               Açıklanan nedenlerle 30.03.2006 tarih ve 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde “40.000 YTL’den fazlasının 40.000 YTL’si için 9.190 YTL,” ifadesinden sonra gelen “fazlası % 35 oranında” ibaresi, Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 73 üncü maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
               2) 30.03.2006 Tarih ve 5479 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3 üncü Maddesi ile 193 Sayılı Kanuna Eklenen, Geçici Madde 69’un Birinci Fıkrasının Son Cümlesindeki “sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait” İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
               30.03.2006 tarih ve 5479 sayılı Kanununun 2 nci maddesi ile, ticari ve zirai kazançlarda yatırım indirimi istisnasını öngören 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmıştır.
               İptali istenen düzenleme ile, kazanılmış yatırım indirimi hakkı olanlara üç yıl süre tanınmış, diğer bir anlatımla indirilemeyen yatırım indiriminin 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlardan indirilmesi mümkün kılınmış, sonraki yıllarda indirim imkanı ortadan kaldırılmıştır.
               Ancak, yatırım indirimi istisnasının uygulanmasına ilişkin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin 1 numaralı fıkrasında,
               “1. Dar mükellefiyete tabi olanlar dahil, ticari veya zirai kazançları bilanço esasına göre tespit edilen vergiye tabi mükellefler (adi ortaklıklar, kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi mükellefleri dahil) faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya imal ettikleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerinin % 40’ını vergi matrahlarının tespitinde ilgili kazançlarından <<yatırım indirimi>> istisnası olarak indirim konusu yaparlar.
               Petrol Kanunu ve Maden Kanununa göre yürütülen arama ve sondaj faaliyetleri için yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım indirimi istisnası uygulamasından yararlanır.”
               hükmüne yer verildikten sonra 2 numaralı fıkrasının birinci bendinde de aynen şöyle denilmiştir:
               “2. Yatırım indirimi istisnası uygulamasına, istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunur.”
               Görüldüğü üzere indirilecek tutara ulaşıncaya kadar yatırım indirimi istisnasının uygulanması, yatırımcı için kazanılmış bir haktır. İptali istenen söz konusu düzenleme ile kazanılmış haklar ortadan kaldırılmaktadır.
               Hukuk devleti, kazanılmış hakları korumakta duyarlı davranarak hukukun temel ilkelerine bağlılığını kanıtlar. Hukuk devleti, aynı zamanda bireylerin haksızlıktan korunmasını ve mutluluğunu amaç edinir. Hukuk devletinin temel öğelerinden biri de güvenilirliliktir. Hukuk devleti, tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir. Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur.
               Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı ve hukuk güvenliğini ortadan kaldırır; belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
               Yalnız iç hukukta değil, uluslararası hukukta da benimsenen “kazanılmış hakların korunması” önceki hukuksal durumun, belirlenmiş yapının, kurumun geçerliğini sürdürmesidir. Yukarıda açıklandığı üzere, yatırım indirimi istisnası uygulanmasındaki 5479 sayılı Kanundan önceki yapı; istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanması ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunmasıdır. İptali istenen düzenlemeye göre ise, üç yılda indirilemeyen yatırım indirimi ortadan kalkacak, daha net bir ifade ile bu konudaki kazanılmış hak gasp edilecektir. Bu nedenle, söz konusu düzenleme hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla Anayasanın 2 nci maddesine açıkça aykırıdır.
               Gelir Vergisi Kanununun anılan maddelerine göre geçmişte yatırım harcaması yapan ve hatta bu maksatla yatırım teşvik belgesi alarak yatırım indiriminden yararlanmaya hak kazananlar, bu müessesenin öngördüğü bir statü içerisine girerler ve yatırım indirim müessesesinden yatırım harcamalarından doğan indirim hakkını tamamen kullanmaya hak kazanırlar. Yatırım bazen çok küçük tutarlı ve hemen indirimden yararlanabilecek nitelikte olabildiği gibi, bazen baraj yatırımı gibi yıllar süren veya gemi yatırımı gibi birkaç yılda indirimi mümkün olmayan bir yatırım da olabilir.
               Birçok mükellef 31.12.2005 tarihi itibariyle bu müesseseye inanarak ve güvenerek yatırım yapmış, akreditife konu yatırım mallarını gümrükten çekmiş, yatırımını realize etmiştir.
               Bu müessese, potansiyel yatırımcıları yatırıma yönlendirmeyi amaçlayan bir teşvik müessesesidir. Hükümet, bu teşviki uygulamayı öngörmeyebilir. Bu hükümetlerin izlediği maliye politikaları ile ilgilidir. Ancak bu, hükümetlere ilerisi için kaldırma sebebi olabilir. Yoksa izlenen maliye veya vergi politikası, geçmişte bu statüye giren, söz konusu indirim hakkından yararlanmaya hak kazananların, bu haklarının süre ile kısıtlanarak ellerinden alınmasına sebep ve gerekçe olamaz.
               Yatırım harcamalarının indiriminin süre ile kısıtlanması ve bu süre içerisinde indirim haklarını kullanamayanların bu haklarının kaldırılması, geçmişe etkili bir uygulama ihdas ettiği gibi, bir hukuk devletinin yaşama geçirilmesinde olmazsa olmaz iki temel ilkeye, “hukuki güvenlik” ve “hukuki istikrar” ilkelerine de aykırıdır.
               Hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri, hukuki istikrar ilkesi ise bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesi şeklinde tanımlanabilir. Yatırımcılar, bu müesseseyi de dikkate alarak hazırladıkları fizibilite etüdleri ve zamanın yürürlükteki mevzuat hükümlerine dayanarak yatırım kararlarını almışlar ve yaşama geçirmişlerdir. Şimdi onların yatırım zamanında tabi oldukları hukuk kuralları ile kazanılmış indirim hakları, sonradan ve önceden bilinebilmesi olanaksız bir hükümle sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlandırmanın, 2005 ve önceki yıllarda yatırım yapanlar için bir sürpriz niteliği taşıdığı ise açıktır. Oysa hukuk devletleri, vatandaşlarına sürpriz yapmayan devletlerdir.
               Nitekim Maliye Bakanlığının yasal danışma organı olan Vergi Konseyi dahi, maddeyi Anayasaya aykırı bulmuş ve durumu bir yazı ile Bakanlığa iletmiştir. (Bu yazının tam metni için bkz. Şükrü KIZILOT, “Zirvede yatırım İndirimi Çatlağı”, Hürriyet, 22.03.2006)
               Bu bakımdan, iptali istenen düzenlemenin Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği açıktır.
               Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).
     &nbs
Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. Nexia Türkiye ve AS Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

İletişim