Almanya-Türkiye Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Uygulamasında Açıklığa Kavuşturulması Gereken Bazı Hususlar
Yıl:
2012
SİRKÜLER
09/04
20/09/2012
KONU:
Almanya-Türkiye Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Uygulamasında Açıklığa Kavuşturulması Gereken Bazı Hususlar.
ALMANYA-TÜRKİYE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ UYGULAMASINDA AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASI GEREKEN BAZI HUSUSLAR:
Almanya ile Türkiye arasındaki çifte vergilendirilmenin önlenmesine yönelik yeni anlaşma sirkülerimiz ekinde olup, yeni anlaşmada eski anlaşmaya göre farklılık arz eden düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan ikisine aşağıda yer verilmiştir:
1.TEVKİFAT SURETİYLE VERGİLEME:
27.Maddenin 1. Fıkrasında yer alan aşağıdaki hüküm önem arzetmektedir:
“ 1. Akit devletlerden birinde diğer akit devletin mukimi olan bir kişi tarafından elde edilen temettü, faiz, gayrimaddi hak bedeli veya diğer gelir unsurları üzerinden alınan vergilerin kaynakta kesinti suretiyle alınması durumunda, ilk bahsedilen devletin kaynakta kesinti uygulamasını kendi iç mevzuatındaki orandan yapma hakkı bu anlaşmanın hükümlerinden etkilenmeyecektir. Kaynakta kesilen bu verginin anlaşma uyarınca indirilmesi veya hiç alınmaması durumunda bu vergi mükellefin başvurusu üzerine iade edilecektir.”
Bu madde ile ilgili şu yorum yapılmaktadır. Bir gelir unsuru anlaşmaya göre gelirin elde edildiği devlette hiç vergi alınmayacak yada düşük oranlı vergiye tabi tutulacak olsa bile, tevkifat suretiyle vergilemede buna bakılmayacak, her devlet kendi vergi kanunlarında geçerli olan oranlar üzerinden vergi tevkifatı yapacak ve daha sonra da kendisinden vergi kesilen mükellef anlaşma hükümlerine göre fazla kesilmiş vergiyi iade olarak talep edecektir.
Örneğin; Almanya mukimi bir kuruma bir Türk kurumunca anlaşmanın 12. Maddesi kapsamına giren bir gayrimaddi hak ödemesi yapıldığında bu ödemeden Türkiye’de alınacak vergi % 10 u geçemeyecektir. Ancak; 27. Madde uyarınca Türk kurumu Alman kuruma ödediği tutar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. Maddesine göre (anlaşmaya bakmaksızın) % 20 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yaparak vergi dairesine yatıracaktır.
Alman kurumu, daha sonra anlaşma hükümleri ve 1 Seri No’lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliğindeki açıklamalar doğrultusunda Maliye Bakanlığı’na başvurarak fazla kesilen (% 20 - % 10=) % 10 luk verginin iadesini talep edebilecektir.
Yukarıdaki açıklamalar bütün gelir unsurları için geçerlidir.
Uygulama bu doğrultuda olur ise, Maliye idarelerine gereksiz yere vergi iade işlemleri doğuracaktır ki, bu da Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının başlangıçta bir hüküm etmediği anlamına gelecektir.
Anlaşmanın 27.maddesinin 3.bendine göre de; akit devletlerden her biri, bu anlaşma uyarınca kaynak Devlette vergiye tabi olmayan veya yalnızca indirimli vergiye tabi olan gelir ödemeleri ile ilgili olarak vergi kesintisinin hiç yapılmaması veya yalnızca ilgili maddede belirtilen oran üzerinden yapılmasına ilişkin usulleri belirleyebilecektir.
Bu konuda Maliye İdaresinin yapacağı düzenlemeler takip edilmelidir.
2. KURUMLARIN SERBEST MESLEK KAZANCI:
Almanya anlaşmasının serbest meslek kazançları ile ilgili 14. maddesinde sadece gerçek kişilerin elde ettikleri serbest meslek kazancı ile ilgili düzenlemeler mevcut olup, tüzel kişilerin bu mahiyetteki kazançları ile ilgili bir ibare bu maddede yer almamaktadır.
Buna karşılık; işyeri tanımının yapıldığı 5. maddenin 3/b fıkrasına göre aşağıdaki durumların varlığı halinde işyerinin mevcut olduğu kabul edilecektir:
“ bir teşebbüs tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir akit devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde toplam altı aylık aşan bir süre veya sürelerde devam eden (aynı veya bağlı proje için), danışmanlık hizmetleri de dahil hizmet tedarikleri,”
Eğer işyeri tanımına uygun bir işyeri sözkonusu ise, diğer devletteki işyeri vasıtasıyla elde edilen bu tür kazançlar anlaşmanın 7.Maddesindeki ticari kazançlar hükümlerine tabi olacaktır.
Ticari kazançlarda ise, vergileme bu işyerinden elde edilen kazançla sınırlı olmak üzere diğer akit devlette de yapılacaktır. Buna göre örneğin; bir Alman kurumunca altı ayı geçen ve yukarıdaki 5/3-b ye giren şekilde Türkiye’de ifa edilen danışmanlık hizmetleri anlaşmanın ticari kazançlarla ilgili hükümlerine göre Türkiye’de de vergilenecektir.
Ancak, bir Alman kurumunun Türkiye’de yaptığı danışmanlık hizmeti örneğin 6 aydan kısa sürdüğü için anlaşmadaki işyeri tanımına girmiyorsa, bu durumda anlaşmaya göre Türkiye’de ayrıca vergilenemeyecektir.
Burada sorun; yine tevkifattan kaynaklanmaktadır.
Şöyle ki, 6 ayı geçen bir şekilde Türkiye’de bu şekilde ifa edilen hizmetlerde yabancı kurumun Türkiye’de işyeri oluştuğu kabul edildiğinden, bunların mükellefiyet tesis ettirerek defter tutması, fatura düzenlemesi ve vergi mükellefi olması gerektiği görüşündeyiz.
Ancak, 6 aydan kısa bir süreyle Türkiye’de danışmanlık yapan bir Alman şirketine ödeme yaparken anlaşmaya göre esasen Türkiye’de vergilenemeyeceği için tevkifat yapılmayacak mıdır? Yoksa, yukarıda bir önceki bölümde belirtilen şekilde Alman kurumuna yapılan ödemeden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30 . Maddesine göre serbest meslek kapsamındaki ödemelerle ilgili % 20 oranıyla tevkifat yapılacak ve Alman kurumu bu verginin tamamını daha sonra vergi dairesinden iade olarak talep edecek midir? Bu konunun net olmadığı görüşündeyiz. Ancak, 27/1 Maddede geçen; anlaşma uyarınca hiç vergi alınmaması gereken hallerde dahi önce tevkifat yapılıp sonra iade alınacağı şeklindeki ifadeler, burada da önce tevkifat ( KVK Md:30 a göre % 20) yapılmasını daha sonra da Alman kurumunca Türk vergi idaresinden bu verginin iadesinin talep edilmesi gerektiği şeklinde yorumlanabilir.
Sonuç itibariyle; bu konuda da henüz vergi idaresince yapılan bir açıklama da olmadığı düşünülerek Alman kurumlarına Türk vergi kanunlarına göre serbest meslek kazancı kapsamında yapılan ödemelerde (anlaşmaya göre işyeri oluşmuyorsa) ihtiyatlı hareket edilerek KVK Md:30 a göre % 20 kurumlar vergisi tevkifatı yapılması düşünülebilir. Tabiatıyla, bu durumda Alman kurumunca bu verginin daha sonra Türk vergi idaresinden iadesi talep edilebilecektir. Ancak, konunun vergi idaresince aksi yönde yorumlanabileceği ihtimali de mevcuttur.
Maliye İdaresinin en kısa sürede bu konuya bir açıklık getirmesi gerekir.
NOT(1): Sorumlu sıfatıyla KDV uygulamasının anlaşma hükümleri ile ilgisi bulunmamakta olup, 117 No’lu KDV Genel Tebliğindeki açıklamalar çerçevesinde hareket edilecektir.
NOT(2): Yeni anlaşma 1.1.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.8.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Saygılarımızla,
Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. Nexia Türkiye ve AS Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.